Human Papilloma Virüs (HPV) Enfeksiyonu
Human Papilloma Virüsü (HPV) Enfeksiyonu nedir?
Her 10 Kadından 8’i hayatının bir döneminde HPV ile karşılaşma riski taşıyor
Hem kadın hem de erkekte enfeksiyona neden olan, sıklıkla genital bölgeyi tutan çift sarmallı bir DNA virüsüdür (Şekil). HPV’nin genital kanserlere neden olabileceği ilk olarak 1970’lerde Harald zur Hausen tarafından belirtilmiş ve ardından HPV DNA dizileri serviks kanseri hücrelerinde gösterilmiştir. İki yüzün üzerinde tipi olan HPV’nin az bir kısmı hücrelerde değişikliğe neden olmaktadır. Genel olarak enfeksiyona neden olan HPV tipleri kansere olan yatkınlıklarına göre düşük ve yüksek riskli HPV’ler olarak ikiye ayrılmaktadır.
• Düşük riskli HPV’ler: En sık görülen düşük riskli HPV tipleri 6, 11, 40, 42, 43, 44, 54, 61, 70, 72, 81’dir.
• Yüksek riskli HPV’ler: En sık kansere sebep olan yüksek riskli HPV tipleri 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 66 ve 68’dir. Bunlardan da Tip 16 ve 18 en fazla serviks kanserine neden olan tipleridir.
HPV virüsü nasıl bulaşır?
Virüs temel olarak cinsel yolla bulaşır ancak bulaş için tam bir cinsel ilişkinin olmasına gerek yoktur. Bulaş için cilt veya mukozal temasın olması yeterlidir. Bu bağlamda enfekte kişinin penis, skrotum yani erkek yumurtalık torbası, vajina veya dış genital bölgesi ile temas edilmesi durumunda virüs kişiden kişiye geçebilmektedir. Araştırmalar; virüsün ortak havlu, giysi ve nevresim kullanımı veya klozet ve kapı kolu gibi cansız yüzeylere temas sonucunda bulaşmadığını ortaya koymaktadır. Aynı şekilde öpüşme yoluyla virüsün bulaştığına dair net bir kanıt bulunmamaktadır. Enfekte olan kişilerde uzun süre herhangi bir belirti olmasa da virüsün yayılımının devam edeceği unutulmamalıdır.
HPV virüsünün bulaşmasını cinsel ilişki sırasında kondom kullanılması önler mi?
HPV virüs bulaşı esas olarak cinsel birliktelik sırasında gerçekleşmektedir. Bundan dolayı kondom kullanımı bulaş riskini belirgin derecede azaltmaktadır. Ancak belirtildiği gibi cilt ve/veya mukoza temasının olması virüsün bulaşması için yeterlidir. Bu bağlamda direkt olarak sadece penis vajen temasını önleyen kondom, diğer cinsel bölge temaslarını engelleyemediğinden virüsün bulaşma riskini tamamen önleyememektedir.
HPV virüsü belirtileri nelerdir?
HPV virüsü hiçbir belirti vermeyebilir. En sık görülen belirti; virüs bulaştıktan 2-6 ay sonra ortaya çıkan siğillerdir. Genital siğil kadınlarda; vulva, vajen, serviks ve/veya anüste, erkeklerde; penis, skrotum ve/veya anüste düz lezyonlar, küçük saplı veya karnabahar benzeri çıkıntılar, şişlikler şeklinde görülebilmektedir. Genital bölgede bu lezyonları en sık yapan HPV tipi; düşük riskli olan HPV 6 ve 11’dir. Bunun yanında yüksek riskli HPV’ler belirgin bir semptom vermeksizin hücrelerde yaşamaya devam edebilmekte ve hücrelerde prekanseröz değişikliklere neden olarak serviks, vajen, vulva, penis ve orofarinkste yıllar içerisinde kanserlere neden olabilmektedir. Burada önemli nokta her HPV enfeksiyonun kanserleşmediğinin ve eğer kanserleşme gerçekleşecekse bunun uzun yıllar alacağının bilinmesidir.
HPV enfeksiyonunun kendiliğinden gerilemesini engelleyen ve yayılımına neden olan faktörler neler?
HPV bulaşan olguların yaklaşık yüzde 90’ında virüs 2 yıl içerisinde kendiliğinden gerilemektedir. Kendiliğinden gerilemeyi engelleyerek virüsün yayılımının devam etmesine neden olan faktörler şu şekilde sıralanabilir:
• Bağışıklık sisteminin zayıflaması
• Kemoterapi ve radyoterapi tedavileri
• Sigara kullanımı
• HPV dışı sık tekrarlayan genital hastalıklar
• Travmalar
• İmmun sistemin zayıflamasına neden olabilecek steroid türü ilaçların uzun süreli kullanılması
• Uykusuzluk, yorgunluk
• Gebelik
• Folat ve/veya beta karoten eksikliği
HPV virüsünün tanı ve teşhis yöntemleri nelerdir?
Jinekolojik muayene sırasında saptanan siğillerden parça veya böyle bir lezyon yok ise vajinal ya da servikal akıntıdan sürüntü alınması ve alınan örneklerde HPV virüsüne ait DNA’ların incelenmesi ile teşhisi konulabilir. Bu sayede HPV virüs tiplendirmesi de yapılabilmekte ve yüksek riskli bir HPV varlığı belirlenebilmektedir. Yüksek riskli HPV pozitifliği mevcutsa ileri tetkik ve tedavi için konusunda deneyimli bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına başvurulması önem taşımaktadır. Bunun yanında alınan servikal yani rahim ağzı Pap Smear testinde de HPV virüsünün neden olabileceği hücresel değişiklikler saptanarak HPV enfeksiyonu belirlenebilir. HPV enfeksiyonun belirti vermeme olasılığı göz önünde bulundurulunca serviks kanserine ilerleme olmadan teşhisin konulabilmesi ve gerekli önlemlerin alınabilmesi için düzenli olarak HPV testi ve/veya servikal Pap Smear testi yaptırılmasının önemi bilinmelidir. Ülkemizde ulusal kanser tarama standartlarına göre; 30-65 yaş grubundaki her kadın 5 yılda bir HPV ve Pap Smear testi ile taranmaktadır.
HPV enfeksiyonunda tedavi nasıl yapılır?
Günümüzde HPV virüsünü tamamen ortadan kaldıran bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Bağışıklık sistemi normal çalışan sağlıklı bireylerin minimum yüzde 80’ninin bu virüsü vücuttan temizleyeceği bilinmelidir. HPV enfeksiyonu tedavisinde, virüsün yol açtığı lezyonlara özel tedavi planlaması yapılmaktadır. Eğer virüs genital kondülom denilen siğillere sebep olduysa bu siğillerin cerrahi olarak çıkarılması, elektrokoter yardımı ile yakılması, kriyoterapi ile dondurulması, ilaç ya da bazı özel kimyasal ajanlarla tedavisi planlanabilmektedir. Eğer hastanın vulva, vajen ya da serviksinde kanser öncü lezyonları oluştu ise bu lezyonlara yönelik takip ve gerekli ise cerrahi tedavi algoritması vakit kaybı yapılmaksızın planlanmalıdır.
HPV enfeksiyonundan korunmak için nelere dikkat edilmelidir?
HPV enfeksiyonu asıl olarak cinsel ilişki ve temas ile bulaştığından cinsel olarak aktif olan her birey HPV enfeksiyonu açısından risk taşımaktadır. Penis ve vajen temasını önleyen kondom kullanımı enfeksiyonun bulaş riskini azaltmaktadır ancak maalesef bütünü ile korumamaktadır. Bu açıdan bakıldığında korunmak için en doğru yaklaşım cinsel enfeksiyon açısından risk taşıyan kişilerle cinsellik yaşanmamasıdır. Yine cinsel partnerlerimizin karşılıklı olarak tek olması bulaş olasılığını en aza indirecektir. Günümüzde en sık genital siğil ve serviks/vulva-vajen kanserlerine sebebiyet veren HPV tiplerine karşı yüzde yüze yakın koruyuculuk sağlayan aşılar bulunmaktadır.
HPV aşısı HPV enfeksiyonundan korur mu? HPV aşısı kimlere hangi yaşta ve nasıl yapılmalıdır?
Günümüzde kullanımda olan 3 değişik HPV aşısı bulunmaktadır. Bunlar:
• Bivalan yani 2’li HPV aşısı: Serviks kanserlerinin yaklaşık yüzde 70’ninin nedeni olan yüksek riskli HPV Tip 16 ve 18’e yönelik aşı
• Kuadrivalan yani 4’lü HPV aşısı: En sık genital siğillere yani kondilomlara neden olan düşük riskli HPV Tip 6 ve 11 ve HPV Tip 16 ve 18’e yönelik aşı
• Nonavalan yani 9’lu HPV aşısı: HPV Tip 6, 11, 16, 18, 31, 33, 45, 52, 58’e yönelik aşı
Ülkemizde 4’lü ve 9'lu aşılar bulunmamaktadır. HPV aşıları için önerilen uygulama yaşı; cinsel birlikteliğin başlamadığı ve aşıya karşı en iyi immün yanıtın alınacağı 9-15 yaş aralığıdır. Bugünkü kanıtlar dahilinde hem kız hem de erkek çocukları için aşının en uygun uygulama yaşı 11-12 olarak belirlenmiş ve 26 yaşına kadar da (15-26 yaş aralığı) telafi (catch-up) aşılamasının yapılması önerilmiştir. Yapılan çalışmalar 15 yaş altındaki bireylerde immün yanıt daha aktif olacağından aşının iki doz yapılmasının yeterli olacağını belirtmektedir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (U.S. FDA) tarafından hem erkek hem de kadınlar için 45 yaşına kadar uygulama onayı olan HPV aşılarının 15 yaş üstü bireylerde 3 doz olarak uygulanması önerilmektedir.
Cinsel birliktelik başlamadan, uygun yaş aralığı ve dozda yapılan HPV aşıları ile aşının içerdiği HPV tipi ve oluşturacağı enfeksiyona karşı yüzde yüze yakın korunma sağlanacağı bilinmelidir. Ancak 200’ün üstünde HPV tipinin olduğu göz önünde bulundurulunca mevcut aşılar ile tüm HPV enfeksiyonlarına karşı korunma sağlanamayacağı unutulmamalıdır.
HPV aşısı kimlere yapılmamalıdır?
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (U.S. FDA) HPV aşısının gebelik kategorisini “B” olarak belirlemiş olsa da insanlarda yeterli çalışma bulunmadığından günümüzde HPV aşılarının gebelikte uygulanmaması yönünde görüş birliği vardır. Gebelik öncesinde aşılama protokolüne başlandı veya aşılama sürecinde hasta bilmeden gebe kaldı ise aşılama takviminin yeniden planlanması için konusunda deneyimli bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına başvurulması uygun olacaktır. HPV aşısının ağır hastalığı olanlarda yapılması uygun değildir. Hastalık geçtikten sonra doktor onayı ile aşılama takvimine dâhil olunabilir. Hastanın alerjen bir bünyesi varsa ve özellikle de lateks ya da mayaya karşı alerjisi mevcutsa konu ile ilgili doktorun bilgilendirilmesi ve doktor kontrolünde aşılamanın planlanması gerekmektedir. Yine aşının ilk dozunda hayatı tehdit eden bir alerjik reaksiyon gelişti ise aşının sonraki dozlarının yapılmaması gerekmektedir. Emziren annelerde aşı doktor tavsiyesi ile uygulanabilir.
HPV aşısı seksüel olarak aktif olanlarda fayda sağlar mı?
HPV enfeksiyonu seksüel aktif olan herkes tarafından geçirilecektir diye bir kavram yoktur. Bu bağlamda hasta seksüel aktif de olsa, aşıda bulunan HPV tipleri ile öncesinde enfekte olmadıysa aşı ile ileride geçirebileceği bu enfeksiyonlara karşı korunabilecektir. Sonuçta cinsel olarak aktif bireylerde de aşının yapılması hastanın faydasına olacaktır.
HPV aşısının yan etkileri nedir?
HPV aşısının en bilinen yan etkisi, uygulama yerinde yaptığı ağrı, şişlik veya kızarıklıktır. Bazen uygulama sonrası baş dönmesi ve bayılma görülebilmektedir. HPV aşısı sonrası 15 dakika boyunca oturarak istirahat etmek bu yan etkilerin görülmesini engelleyecektir. HPV aşısı yapılan bazı hastalarda nadiren de olsa baş ağrısı, bulantı-kusma, yorgunluk veya halsizlik gibi yan etkiler de görülebilmektedir. Aşıya bağlı hayatı tehdit eden çok ciddi yan etkiler yok denecek kadar az da olsa, aşıların istemeyen etkileri ile ilgili kayıtlar günümüzde halen devam etmektedir.
HPV aşısı sonrası rahim ağzı kanseri olunabilir mi? Aşı sonrasında PAP SMEAR testi yaptırılması gerekli midir?
HPV aşıları rahim ağzı (serviks) kanserinin yaklaşık yüzde 70 nedeni olan yüksek riskli HPV Tip 16 ve 18’e karşı koruma sağlamaktadır. Kanser etyolojisinde yer alan diğer yüksek riskli HPV tiplerine karşı aşı ile korunma sağlanamayacağından, aşı olan bireylerin de serviks kanseri riski taşıdığı unutulmamalıdır. Bu nedenle bu bireylerin de düzenli olarak Pap Smear testini içeren serviks kanseri taramalarına devam etmesi önem arz etmektedir.